Dizüstü - Jeanette Winterson

24 Ağustos 2010 Salı

Hayatımızın çoğu artık bilgisayar başında geçiyor. Bu kitabın tanıtımı da bu nedenle ilgimi çekti. Sanal dünya sınırın olmadığı bir yer mi gerçekten? Denetimsiz, hükümdarsız bir ülke mi?


“Aşk yaralar. Ellerle ayakları delip parçalamayan aşk yoktur. Aşkın şiddetli mutluluğu, aynı zamanda aşkın şiddetli acısıdır. Acının peşinden koşmuyorum, ama acıtıyor. Acı çekmenin peşinden koşmuyorum ama acı çekiyorum. Ürkmemek, uğraşmamak, aşkın yolundaki bu şeyleri görmezden gelmek en iyisi. Bu aşk kolay değil, ama yalnızca olanaksız olan uğruna çabalamaya değer.”

Whitbread ve E.M. Forster ödüllerinin sahibi Jeanette Winterson, bu kez bilgisayar ve internet dünyasının anonimliğine insani bir açılım getiriyor. Ali takma adıyla elektronik mektuplar yazan bir internet kullanıcısı, kurgusunu sizin yapacağınız bir öykü yazmayı teklif etmektedir. Tek koşulla; öyküye siz de gireceksiniz ve öykünün sonunda başka biri olmayı göze alacaksınız.
“İçinde ve içimde olan bu mekânda, herhangi bir hak ya da toprak parçası istemiyorum. Burada sınırlar, denetimler yok. Alışıldık yolların hiçbiri yok. Burası herkesin yönetmeye çalışıp kimsenin yönetemediği o düzenli, anarşik yer. Hükümdarsız bir ülke. Canımın istediği gibi gidip gelmekte özgürüm. Burası, Ütopya... Bu, bütün dünya için bir yönetim modeli. Kimse buna oy vermez, ama herkesin dönüp dolaşıp geldiği yer burasıdır. Herkesin geldiği tek yer.”

Kaynak elbette yine İletişim Yayınları.

Read more...

Adsız Sansız Bir Jude - Thomas Hardy

İletişim Yayınları'nı ne kadar beğendiğimi, ne kadar sevdiğimi daha önce de paylaşmıştım sanırım. İletişim Yayınları'nın Çağdaş Dünya Edebiyatı Kitapları'nın hepsini okumak istiyorum aslında. Adını duymadığım birçok yazarı içeren bu dizide en çok dikkatimi çekenleri de yine elbette burada kendime hatırlatacağım.



“Hardy’nin kurduğu dünyanın zamanı da mekânı da uçsuz bucaksızdır.”
John Updike

Adsız Sansız Bir Jude, 1895’te yayımlandığında çok sert eleştiriler almıştı. Hardy’nin bu tarihten sonra başka roman yazmamasında, kişisel bazı sebeplerin yanı sıra, bu eleştirilerin de etkili olduğu biliniyor. 19. yüzyıl İngiliz toplumunun çelişkilerini yaşayan Jude, kırsal hayatın “el değmemişliği” ile şehir hayatının vaat ettiği değişim arasında sıkışıp kalmıştır. Hardy’nin söz konusu çelişkileri yansıtacak kadar iyi bir karakter olarak çizdiği Jude, aynı zamanda “herhangi” biridir. Hardy’nin olay örgüsü kurmadaki sıradışı hünerini konuşturduğu, hayranlık verici bir toplumsal panorama çizdiği bu son romanı, aynı zamanda klasik gerçekçi Batı romanının da son büyük örneklerinden biridir. Bu akıldan çıkması zor, güçlü kitabı Taciser Ulaş Belge’nin usta işi çevirisinden, Hardy’den çok etkilenmiş ünlü romancı D.H. Lawrence’ın sonsözüyle beraber okuyacaksınız.
Yine kitabın İletişim Yayınları'nın kendi sitesindeki sayfasından aldığım tanıtım bu şekilde.
Görsel için de kaynak yine İletişim Yayınları.

Yine bu sayfada kitabın künyesi de var incelemek isteyene...

Read more...

Büyücü - John Fowles


Çağının yarı-entelektüel bunalımlarını geçirmekte olan, Oxford mezunu Nicholas Urfe, İngiltere'nin kasvetinden ve aşktan kaçmak için ücra bir Yunan adasına İngilizce öğretmeni olarak gider. Tek başına sıkıntılı günler geçirdiği, şair olduğuna dair hayallerinin de suya düştüğü bir sırada, gizemli milyoner Conchis ile tanışır.

Büyücü, insan zihninin labirentlerinde dolaşan metafizik bir eğlence trenidir adeta. Bu labirentlerde gerçeklikle sanrı arasındaki gri bölge kahramanımızca ihlal edilir. Birbiri ardına gelişen ürkütücü olayların, aşk ve ihanetin sonucunda Urfe başta kendi akıl sağlığı olmak üzere her şeyden şüphelenir duruma gelir.

Mitolojik öğelerle ve Shakespeare'in ünlü oyunu Fırtına'ya çeşitli göndermelerin yapıldığı(Conchis/Prospero alegorisi gibi) hikayede John Fowles, savaşın acımasızlığını, kadın-erkek ilişkisinin doğasını, Tanrı ve özgürlük kavramlarını ustaca anlatımıyla irdeler. Gerçek özgürlüğün ancak kendini tanımakla mümkün olabileceği savından yola çıkılarak hayallerle gerçek deneyimler arasındaki ilişkiler, Fowles'un Prospero'su Conchis tarafından bir dizi yanılsama, maske ve gösteriyle çarpıcı bir biçimde sahneye konur.

Büyücü'de, insanlığın karşı karşıya bulunduğu tehdit, Batı kültürünün duvarları arasına olduğu kadar insanın kendi bilincinin duvarları arasına da gizlenmiştir. Urfe gibi, içinde doğdukları kültürün sosyal yapılarınca dayatılan davranış kalıplarından uzak durma özgürlüğüne sahip olduklarını keşfeden bireylerin çabalarıyla varılabilecek yeni bir bilinç düzeyine yolculuktur bu.

Random House'un 20. yüsyılda İngiliz dilinde yazılmış en iyi yüz yapıt listesinde yer alan Büyücü, kişisel özgürlüğe ulaşmanın ve insanın kendini keşfetmesinin zorluklarına dair bir edebiyat şöleni...

"Ancak Marguis de Sade, Arthur Edward Waite, Sir James Frazer, Gurjieff, Madam Blavatski, Carl Gustave Jung, Aleister Crowlley ve Franz Kafka'dan oluşan bir ekibin tasarlayabileceği, ihtişamlı bir gerilimle örülmüş bir muammanın romanı."
Financial Times

Nicholas'ın dertleri, kız arkadaşı Alison'u terk edip bir Yunan adasında İngilizce öğretmenliği görevini kabul etmesiyle başlar. Orada Büyücü'nün, Conchis'in ağına düşer. Böylece başlayan olağandışı tanrı oyunu, sorumsuz delikanlıya ahlaksız geçmişinin sonuçlarını öğretmek için hazırlanmıştır. Conchis öğrencisini bir gerçek yaşam oyununda düğümler ve duygularını çok çekici ikiz kardeşler June ve Julie aracılığıyla karıştırarak büyüsüne kaptırdığında, Büyücü onu yaşamını yeniden kurmaya zorlar. Oyun, insan bilinçaltına olağanüstü bir yolculuğa dönüşür. Nicholas'ın oyundan kurtulabilmesi için kendi taktığı maskeleri dış dünyaya yansıttığının bilincine varması, gerçekle kurguyu birbirlerinden ayırabilmesi, yanılsamalarını yıkıp gerçeği bulgulaması, aşkı ve cinselliği öğrenmesi, özgürlüğünü anlaması gerekmektedir. Bunun için de yolunu yitirmeli, yeniden, yeni bir dünyada bulmalıdır.

Büyücü varolmak ve öğrenmek üzerine düşsel, erotik bir roman; mitlerin, aşkın, korkunun, yalanın, ölümün, umudun gizemlerini yapıp bozan ve sürekli özü hedef alan bir roman; her alanda bir "John Fowles" romanı.

Diğer bir Fowles kitabı da "Büyücü". Yine aynı şekilde Fowles'ı merak ettiğimden okumayı istiyorum bu kitabı da.

Görsel ve tanıtım NetKitap'tan alınmıştır.

Read more...

Abanoz Kule - John Fowles

İçinde sürekli değişen anlamlar ve yankılı imgeler barındıran bu kitap, tekrar tekrar okuyup, her okuyuşta hem bu yapıtı hem de genel olarak kurmaca sanatını daha iyi kavramanızı sağlayacak ustalıklı bir çağdaş yazı örneği. Bir kısa roman, bir anlatının çevirisi ve üç öyküden oluşan Abanoz Kule, Fowles'un doğa ve insan, yaşamla sanat ilişkisine adeta ressam gözüyle bakışının örnekleriyle dolu. İki genç kadının eşliğinde Fransız taşrasına çekilip kendini dünyadan yalıtmış yaşlı bir ressam, son yapıtının elyazması yok olmuş başarılı bir yazar, ortaçağda geçen bir aşk öyküsü, kaybolan bir adam ve güneşli bir pazar günü ailece yapılan bir piknik. Fowles'un imgelerle yüklü betimlemeleri, esrarengiz olay örgüleri ve gizemli karakterleri, bu öykülerin ortak noktaları.

Kitabım arka kapağında bu şekilde özetlenmiş roman. Ben romandan çok John Fowles'ı merak ediyorum. Tabii bir de Ayrıntı Yayınları'na olan güvenim beni bu kitaba sevk ediyor. Bakalım ne zaman fırsat bulacağım...

Read more...

Mavi Çocuk - Henry Bauchau


Mavi Çocuk, ruhu ağır yaralı ergenlik çağında bir çocuk ile tedavisini üstlenen bir psikanalistin, psikozun labirentlerinden sanat yoluyla bir çıkış aramalarının uzun ve sancılı sürecini anlatıyor: Ruhunu kaygı ve korku ele geçirmişken, hezeyanın fırtınaları zihnini oradan oraya savururken huzur bulmak için sığınılacak bir "Cennet Adası" yaratmanın.. Kafanın içindeki şeytanları ve canavarları resim ve heykel yoluyla dışarı çıkarmanın.. "Normaller"in dünyasında bir "engelli" olarak kendini var etmenin.. Nihayet, sanatın ve hayatın engellerle dolu yollarında "ben" olarak yürümeyi göze alabilmenin hikâyesini..

Henry Bauchau'nun üç kitabını yayımlamıştık Metis Edebiyat'ta: Oidipus Yollarda, Antigone ve Diotime ve Aslanlar. Yazar bu son romanının konusunu mitolojiden değil şimdiki zamandan alıyor ancak temalarının temel vurgusu değişmiyor: Hayatın acıları ve şifa bulma...

Son zamanlarda bir sürü kitap aldım, zaten kitap almadan duramıyorum. Okuma hızım, kitap alma hızıma yetişemiyor; kitap alma hızım ise okumak istediğim kitapların artış hızına... 
Psikolojik kitaplar, özellikle de ergen psikolojisi, eğitimimle de ilgili olarak benim için cazibe merkezi oluyor. Yine de o kadar çok kitap var ki gözümüzden kaçıyor bazıları demek ki... Ben bu kitabın tanıtımını Elif Şafak'ın " Baba ve Piç " kitabının son sayfasında gördüm. Hemen listeme ekledim. 

Yukarıdaki tanıtım yazısı www.metiskitap.com 'dan alındı.

Read more...

Sahilde Kafka - Haruki MURAKAMİ

26 Kasım 2009 Perşembe



Arka Kapak

Kafka Tamura on beş yaşına girdiği gün evden kaçar. Uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. Ama babasının bir düzenek gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gibipeşindedir Kafka ilk kez aşkı ve tutkuyu yaşarken gizemli bir cinayetle kehanetin ve kaderinin düğümleri çözülmeye başlar.
Sahilde Kafka, XXI. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kitapları bağımlılık yaratan kült yazar Haruki Murakami'den, hayatın yavan gerçekliğine karşı büyülü bir dünyanın kapılarını açan bir roman.
Sanırım bendeki okuma tıkanıklığını giderecek kitabı buldum!!!

Kitap,  Yılın En İyi 10 Romanı, New York Times (2005); World Fantasy Ödülü (2006) ve Franz Kafka Ödülü (2006)  ödüllerine layık görülmüş. Türkçe'ye Hüseyin Can Erkin tarafından kazandırılmış ve bu ay Doğan Kitap tarafından basılmış.

Read more...

Lanetli:Batının Kötü Cadısı - Gregory Maguire

Yine D&R'ın sitesinde fantastik kitapları incelerken gördüğüm ve ilgimi çeken başka bir kitap daha:



Arka Kapak

Frank Baum’un Oz Büyücüsü’nde Dorothy, Batının Kötü Cadısı’nı yendiğinde hikâyeyi sadece onun gözüyle gördük. Ya karşı taraftaki esrarengiz cadı? O nereden çıkmıştı? Neden bu kadar kötüydü? Daha doğrusu kötü müydü? Peki ya kötülük nedir? Gregory Maguire’ın yarattığı dünya öyle canlı ve zengin ki Oz artık o çocuk filminde seyrettiğimiz Oz değil. Hayvanlar sadece konuşmuyorlar, birinci sınıf vatandaşlık hakları için mücadele ediyorlar. Munchkindlandliler orta sınıf konforuna kavuşmaya can atmaktalar. Teneke Adam’ın astığı astık kestiği kestik. Büyüdüğünde Batı’yı şerriyle titreten, küçük yeşil kız çocuğu Elfaba; zeki, sinirli, hayatı boyunca yanlış anlaşılmaya mahkum bir yaratık. İyinin ve kötünün doğaları hakkında içimize nakşolmuş tüm önyargılara meydan okuyor.Lanetli, Nazi Almanyası’ndan Nixon Amerikası’na kadar her şeyi taşlayan muhteşem bir alegori. Hakkında çok şey söylenebilir; insanı yerinden oynatan bir kara mizah, edebi bir şölen, iyi ve kötü üzerine derin bir felsefi çalışma, Oz’un gizli kalmış tarihi. İnsan her ayrıntıdan zevk alıyor ve Elfaba’yı anlamaktan, ona hayranlık duymaktan kendini alamıyor. Maguire’ın ‘anlaşılmayan cani’ karakterindeki başarısına diyecek yok..."Görkemli ve şaşırtıcı. Bir gövde gösterisi..."- The Chronicles of Prydain"İnanılmaz bir edebi başarı. Lanetli yayımlandığından beri 1.000.000 kopya satıldı. Şu anda ise Joe Mantello’nun yönettiği bir Broadway müzikalinde yeniden hayat buluyor"- Los Angeles Times"Kitaplığınızda, L. Carroll ile J. R R. Tolkien arasında bir yer açın."- Kirkus Reviews"Maguire bu fantastik çalışmasında iyiyi ve kötüyü, Tanrıyı ve özgürlüğü muzır bir mizah anlayışı ve güçlü bir kötümserlikle; olması gerektirdiği gibi birleştirmiş... Fantezi tutkunlarını müptela ediyor." - Puplishers Weekly

Oz Büyücüsü'nün yıllar sonraki halini insan merak etmiyor değil, değil mi?

Read more...

Benim Sevgili Kitaplarım Hakkında

Her sitede ayrı ayrı listeler hazırlamaktan yoruldum. Tek bir yerde okumak istediğim kitapların listesini yapmak istiyorum. İncelediğim kitapların isimlerini yazdığım kağıtları kaybetmekten de yoruldum. Artık bakacağım tek yer var. Bu blog sadece benim için hazırlandı :)

Okumak İstediğim Kitaplar'dan Okuduklarım

  © Blogger templates Newspaper II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP